Perşembe, Eylül 14, 2006

Çizgi film seviyorsanız


Eğerki sizde benim gibi çizgi filmle büyüdüyseniz işte size gözlerinizi doldurabilcek bir internet sitesi..

http://www.realfiesta.com/anime.htm

Film Web sitesi yayında.


Clementine filminin we sitesi yayına başladı...

http://www.shefilms.com/clementinehometr.htm

Cumartesi, Eylül 09, 2006

Clementine’i Hollywood yıldızlarıyla çekecek


Türk yapımcı Stare Yıldırım, Clementine adlı çizgi filmi beyazperdeye uyarlamaya hazırlanıyor. "Clementine benim çocukluk yıllarımda önemli bir rol oynadı" diyen Yıldırım, filmde Vanessa Paradis ve Johnny Depp gibi dünyaca ünlü yıldızları oynatmayı hedefliyor.

California Üniversitesi’nde sinema eğitimi gören, orada çeşitli filmlerde yönetmen yardımcılığı yapan, Walt Disney Film Stüdyoları’nda Uluslararası Film Dağıtım Bölümü’nde çalışan Stare Yıldırım, Clementine’in Fransız yapımcısı ile anlaştı ve çizgi filmi sinemaya aktarmak için hazırlıklara başladı.

Son olarak "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?" filminin setinde bulunan SHE Film’in kurucusu Stare Yıldırım, Clementine’in film hakkını alışını şu sözlerle anlatıyor: "Clementine’in yaratıcısına uzun bir süre ulaşamadım. Yaşlı bir Fransızdı. İkna etmek çok zor oldu. İlk başta büyük rakamlar istedi, ama projemi anlatınca biraz yumuşadı. ’Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?’nün çekimlerine ara verdiğimiz bir anda beni aradılar. Orada yaptığım konuşmadan sonra kabul etti. Eğer projeyi beğenirlerse, çok tanınmış oyunculara da yer vereceğimi söyledim. Sette adamla konuşurken, herkese ’Clementine seni seviyoruz’ diye bağırttım. Bu da onu çok etkiledi ve o zaman yelkenleri suya indirdi. ’Hemen imzayı atıyorum, ama bir dahaki sefere Clementine’in şarkısını da duymak istiyorum’ dedi."

"Clementine benim çocukluk yıllarımda önemli bir rol oynadı" diyen Stare Yıldırım, beyazperdenin dünyaca tanınmış isimleri ile anlaşmak için kolları sıvadı. Yıldırım, Uçan Kedi Helix karakteri için Johnny Depp’e teklif götürmeyi planlarken, ilk teklifini Depp’in eşi ünlü Fransız şarkıcı ve oyuncu Vanessa Paradis’ye yaptı. Paradis’den Hemera rolünü oynamasını isteyen Yıldırım, "Paradis, şu sıralar çocuk yetiştirdiği için hiçbir projeyi kabul etmiyor. Ama bu projeyle ilgilendi ve senaryoyu bekliyor. Hemera karakterine çok uygun düşececeğini sanırıyorum" dedi. Yıldırım, çizgi filmin kötü karakteri Malmot için Garry Oldman’a ve Clementine’in babası rolü için ise "Nip Tuck" dizisinde oynayan Julian McMahon’a teklif götürmeyi düşünüyor.

BÜTÇE 15 MİLYON DOLAR

Stare Yıldırım, oyunculardan bazılarının Türk olmasını istiyor. Yönetmen olarak ise Amerika’dan okul arkadaşı olan ve 22 yaşında "Karanlığın Renkleri" adlı belgeseliyle New York’ta bir film festivalinden ödül alan arkadaşı Gülnihal Antepli’yi düşünüyor.

"Bütçeyi karşılamak isteyen Türkiye’den birkaç şirket var. Net bir senaryo olmadığı için bir rakam söylemek çok zor; ama yaklaşık 15 milyon dolar olacak. Filmin Fransa’da dağıtımı zaten hazır durumda. Daha senaryo bile olmadan dağıtımı benden alındı. Filmin hakkını satın alırken şartlardan biri de buydu. Fransız sinemalarında gösterime de girecek" diyen Yıldırım, filmin bir kısmını da Türkiye’de çekmek istediğini de ekliyor: "Clementine, geçmişte yolculuk yapıyor. Bir uçak kazasında bacakları sakat kalıyor; ancak rüyalarında yürüyebiliyor. Sürekli farklı ülkelere gidiyor. Belki geçmişte Zeugma’ya da gidebilir."

Efektleri Amerikan şirketi yapacak

35 milimetre olarak çekilecek filmin pek çok sahnesinde CGI (bilgisayarda yaratılan görüntüler) teknolojisine yer verilecek. Yıldırım, "Titanic" ve "Narnia Günlükleri" filmlerinin efektlerini yapan ve bu son filmle Oscar’a da aday olan Amerikan Rythem ve Hues şirketiyle prensipte anlaştı. Filmin müzik süpervizörlüğünü ise dünyaca ünlü plak şirketi Virgin Records’un Fransa temsilcisi Cyril Vessier yapacak. Vessier, daha önce "Amores Perros" ve "Virgin Suicides" filmlerinin müziklerini yapan Air grubuna teklif götürecek.
Hürriyet Kelebek

Cuma, Eylül 08, 2006

Clémentine Üzerine Bruno Huchez'le Söyleşi


EFSANE ÇİZGİ FİLM CLEMENTİNE'NİN SENARİSTİ İLE YAPILMIŞ SÜPER BİR RÖPORTAJ MUTLAKA OKUYUN.

Clémentine Üzerine Bruno Huchez'le Söyleşi
Rui Pascoal ve Matthieu Pinon
Çeviri:Çağdaş Kaya
Bir diziyi, o dizi filmin prodüktörü ve yaratıcısından daha iyi kim anlatabilir? Bruno Huchez, Clementine ile ilgili olarak kafasında iki şapka birden taşıyor. On sekiz yıl sonra aynı heyecan ve tutkuyla kendisini bu diziyi yapmaya yönelten etkiler hakkında konuştuk.

Anime Land (AL) : Clementine’in ön hazırlık çalışmalarından bahsedebilir misiniz bize?
BH: Harika bir hazırlık çalışmasıydı.Havacılıkla ilgili onlarca eleman. Onları bu rüyayla uğraşmaya iten sebepler... Biraz gençsiniz siz, ama Gagarine ilk uzay yürüyüşünü yaptığında ben 20 yaşındaydım. Çocukken Mermoz benim için Adler ve Bright kardeşler’in olduğu gibi büyük bir adamdı. İkarus efsanesinin yeniden canlanması hep aklımızdaydı. Bu hayaller kendimizi kötü hissettiğimizde bizi başka yerlere uçuruyordu. Herhangi bir yere uçmaktan çok, tarihe doğru yapılan bir yolculuktu bu.

AL: Sakatlıktan bahsedilmesi çocuklar cephesinde sorun yarattı mı?
BH: Çocuklarım diziyi çok sevdiler ve beni tekerlekli sandalyede görmüş olsalardı bile bu diziyle paralellik kurmazlardı. O koltukta otururken ortak olan tek nokta hayalgücü. Gelecek hayatla ilgili bir yaşam umudu.

AL: Hemera ismi rastgele seçilmedi değil mi?
BH: Hemera bir peri. Topraktan meydana gelmiş, Clementine’in korkularıyla başa çıkmasına yardım eden, gerçek hayatta ve hayal aleminde yaşamanın yollarını gösteren bir peri Hemera. Tekerlekli sandalyeye mahkum kişiler için gündelik hayat hiç de kolay değildir.
Bilmem fark ettiniz mi ama, çizer Pascale MOREAUX ile aynı yüz hatlarına sahip. Buna paralel olarak sakat çocuklara biraz yardım edebilmek için Hemera vakfını kurdum.

AL: Peki neden Clementine ismini seçtiniz?
BH: Sempatik, hoş bir isim olduğu için, o zamanlar pek moda değildi bu isim. Benim de çok sevdiğim orijinal bir isim.Hem Clementine’in de çekirdekleri var. (gülüşmeler)

AL: Malmoth fikri nasıl geldi aklınıza?
BH: Kötülükte üstat bir karakter yaratmak istiyordum. Malmoth’u Massard ve Taurand buldu. Onlardan dünyanın merkezinden gelen ve zavallı Clementine’i sürekli rahatsız eden kötü bir yaratık tasarlamalarını istemiştim. Sonra buldukları fikri sevdim.

AL: Peki sirk fikri?
BH: Kahramanların buluşup istediklerini yapabilecekleri bir mekan gerekiyordu.Aynı zamanda onca kötülük içinde bir sığınak, panzehir olabilecek bir mekan bulmak gerekiyordu. Hayvanlar harika yaratıklar. Kedi Helice gibi ya da Gontran ve piresi Ginette gibi rahatlama sağlayan elemanlar. Helice konuşma kabiliyeti ile Clementine’in gerçek dünyasıyla rüya alemi arasında bir ayrım yapmaya da yarıyordu.

AL: Hikayeler ve ülkeleri seçerken nelere dikkat ettiniz?
BH: Ülkelerin sıralaması için bir kuzeye bir güneye gidiyorduk Mümkün olabildiğince birbirinden uzak ve değişik noktalar tespit etmeye çalıştık. Biraz, ”Şimdi İngiltere’deyiz, haydi hop Japonya’ya gidelim. Sonra Mısır’a gideriz” şeklindeydi seçimler. Hikayeleri seçerken özellikle ders programlarında olmayanları kullanmaya dikkat ettik. Kültürel tarihin hafızasında olmayan az bilinen hikayeler.

AL: Sondaj ya da projeksiyon çalışmaları yaptınız mı?
BH: Çocuklarımın çok arkadaşı olduğu için şanslıydım. Yirmi küsur çocuğu bir araya getirip onlarla Malmoth’dan konuşuyorduk, uçaklardan, diziyle ilgili her şeyden. Çizimleri masaya dizip hakkında konuşuyorduk, hikayeleri anlatıyorduk. Aynı zamanda uygulamalı psikoloji merkezinden de yardım aldık.

AL: Pekiyi, diziyle ilgili olarak çıkarılan; mektup kağıtları, Malmoth bebekleri bunlar başlangıçta tasarlanmış mıydı yoksa Clementine’in başarısı sonrasında mı piyasaya sürüldü?
BH: Dizinin başarı kazanmasından sonra buna karar verildi. Fransız yapımı bir çizgi film yapıyorduk, sonuçta Mattel gibi sponsorlarımız yoktu, GI Joe ya da Transformers gibi...

AL: Antenne2 mi teklif etti yoksa sizin özel tercihiniz miydi bu kanal?
BH: Pek karışık değil, TF1’de Izard vardı Izard ve Izard, FR3’da da Chalopin, Chalopin ve Chalopin. Bana ne kalıyordu: Antenne2. Bu işi yapabileceğim tek kanal.

AL: Siz de Clementine’de Izard’ın birçok yapımı gibi kitaba adapte etmeyi düşündünüz mü?
BH: Hayır, bu imkansız. Çok rüya sahnesi var. Herkesin aradığı bir şeyleri bulabileceği bir diziydi Clementine. Canlı bir dizi ya da filmde yönetmen, bir çizerin veremeyeceği, daha olgunlaştırılmış bir bölüm işleyebilir.

AL: Diziyi yurtdışına da sattınız. Dizinin geçtiği ülkeler yayınlamak için özel şartlar öne sürdüler mi?
BH: Hayır. Özel bir problem olmadı. Yo, oldu. Afrika ülkeleri Afrika’da geçen bölümleri reddettiler. Ben de uzun bir dönem oralarda yaşamıştım, ama demek ki benimkisi deforme bir bakış açısıymış. Bu hikayenin konseptini iki senariste teslim etmiştim.

AL: Bölümlerden birinde bir Afrikalının vücudunun üst kısmı çıplak gözüküyor. Mısır’daki bölümde de Clementine’in göğsü açıkta. Sansürle ilgili problemleriniz oldu mu?
BH: Jacqueline Joubert’den biraz azar işittim, ama 85 yılındaydık o zaman, üstüne 60 yıl... İsveç’te Hansel ve Gratel bölümü yüzünden diziyi reddettiler. ABD de bu “çıplak” bölümü reddetmişti. İsveç, diziyi o bölümler olmadan satın almak istedi kabul etmedim. Bir bütün bu sonuçta. İkinci sefer aldılar. Dizi dünyada 87 ülkeye satıldı.

AL: Bu ülkelerde nasıl bir etki yarattı dizi?
BH: Çin’de olağanüstü bir başarı elde etti. Kanton ve Mandarin dilinde dublajı yapıldığı için olsa gerek. Diziyi Bayan Gorbatchev’e hediye etmiştim. Rusya’da da büyük başarı kazandı.

AL: Peki Fransa’nın “yüksek çevrelerinde” ?
BH: (Gülerek) Yakama bir madalya yapıştırdılar. Çalışmalarımın geneli için. Eğlenceli bir şey çünkü imzalayan Lang’dı, sekiz gün sonra görevden alındı ve Leottard ödülü verdi bana. CNC’deki adamlar Malmoth hakkında birkaç eleştiri getirmişlerdi. Bu detayın dışında takdir etmişlerdi. Özelikle beni bu diziyi yapmaya iten sebepleri dikkate almışlardı herhalde.

AL: Clementine ile karşılaşan kötü tiplerden herbirinin karakteristik bir defosunun olmasına ne diyorsunuz, kahraman üzerine biraz fazla düşmüyorlar mı sizce de?
BH: Bu şimdi beni de rahatsız ediyor. Ama o zamanlar seri halinde üreten kim vardı ki; Wolmark “Les Mondes Englouti”yi yapıyordu Chalopin “Ulyssee 31”i, bir de ben. Christophe Izard’ın etkisinden çıkılıyordu. Çocuklar Adası’ndaki tipler mesela, şekerleme, marshmallow gibiydi. İnsanların bunu kötücül bulmalarını anlayabiliyorum, fakat TV izleyenlerinin kötü karakterleri sevmemesi gerekiyor. Bunun için de onları olabildiğince kötü yapmak gerekiyor. Sonuçta, çocuklar korkmayı sever.

AL: Biraz da ikinci sezondan konuşalım. İlkine göre belirgin bir kalite kaybı görülüyor.
BH: Biraz Jean Cubaud ile ilgili. Rene Borg’un gidişinden sonra o devam etti. Diziyi ortaya çıkaran Borg’du. Bunu inkar edemem, Cubaud bu görevi devraldı. Evet bir kalite düşüklüğü olduğunu kabul ediyorum.

AL: Peki siz, ilk sezondaki kadar işin içinde misiniz?
BH: Hayır. Ekibe açık kart verdim. Prodüktörlük görevlerimle ilgilenmem gerekiyordu çünkü... Yani diziyi tüm dünyaya satmak. Dizinin devamı hazırdı zaten. Yüz dört bölüm kartonlarda bekliyor. Bu yeni on üç bölümden sonra Joubert devamı olan yirmi altı bölümü almak istemedi.Yine de iyi geçindim onunla, çünkü benim tek müşterimdi. Ama itiraf edeyim beni epey zor duruma soktu bu.

AL: Malmoth karakteri ile ilgili olarak, sizce de bunca kötülük taşıyan bir canavarın eşi olması tuhaf değil mi. Onun için şefkat beslemesi?
BH: Mitoloji doğal olana karşıt olaylarla dolu. Kral Minos örneğin. Zıtlar birbirini hep çekmiştir, su ile ateş, yin ve yang...

AL: Dizi hiç olmasaydı, bugün yine aynı diziyi yapar mıydınız?
BH: Tabii ki yapardım.

AL: Neleri değiştirmek isterdiniz?
BH: Daha fazla tarih koyardım içine. Joubert’e yirmi altı bölüm daha teklif etmiştim ama kabul etmedi. Dünyada o kadar güzel hikayeler var ki. Tabi Tom Sawyer gibi sürükleyici hikayeler de var, ama Momato mesela, kim daha önce duydu? Pinokyo’yu herkes biliyor, peki ya Leonardo da Vinci’nin “Le coup de Glace”ı? Bu diziyi yapmaktan büyük gurur duymuştum.
Daha çok dramatik yoğunluk eklerdim diye düşünüyorum şimdi. Günümüz çocukları çok daha yoğun bir şekilde eğitiliyor, iletişim kanalları daha çok. Okullarda yabancı edebiyatlarla ilgili fazla ders yok. Dokuz yaşında bir çocuk dünya hikayelerini bilmiyor. Dickens’ı ya da Grimm Masallarını, Mark Twain’i okuyan pek kalmadı. Beşinci ya da altıncı sınıfta mitoloji öğretilmiyor. Oysa kültürün temeli mitoloji. Ulises’nin atını tanımak için on yaşını beklemezdik biz. Şimdiki çocuklar ne yazık ki bunlardan habersiz. Onlara okuma ve keşfetme zevkini yeniden kazandırmak gerekiyor.

Dipnotlar
AnimeLand Temmuz Ağustos 2002

Pazartesi, Mayıs 29, 2006

Clémentine tanıyalım


Fransızca Adı: Clémentine : les merveilleux voyages de Clémentine et ses amis
Bölüm Sayısı: 39
Yapım Yılı: 1985
Türkiye'de Yayınlayan: TRT 1, ShowTV (sanırım kısa bir süre)
Yapıt: Fransız ve Japon ortak yapımı
Yapımcı: Antenne 2, Tele-Hachette, Narcisse X 4
Yazar: Bruno-Rene Huchez
Senaryo: Gilles Taurand, Olivier Massart
Dizayn: Pascale Moreaux
Müzik: Paul Koulak
Giriş Şarkısını Seslendiren: Marie Dauphin
Tür: Fantazi, Dram, Korku



Türkiye'de 80'lerin çizgi filmlerini seyredip de Clémentine'i hatırlamayan var mıdır acaba? O ki TRT1'de yayınlanmasının ardından çok uzun seneler geçmesine rağmen Türkiye'de hala unutulmayan ve tartışılan bir Fransız animasyonu...

Anime.gen.tr hazırlanırken, Clémentine hakkında sorular içeren sayısız mektup almıştık. Bir çok insan İnternet üzerinde Clémentine ait birşey bulabilmek için canını dişine takıp arama motorlarıyla boğuşuyordu. Amaçları ise hafızalarından silinmeyen bu animasyon hakkında en azından bir resim veya bir bilgi bulabilmekti... Ama malesef bir çoğu başarısız oldu, çünkü İnternet'te Clémentine hakkında çok ama çok az şey vardı ve bunları bulmak fazlasıyla sabır istiyordu. Bu nedenle de insanlar bizden Clémentine hakkında yardım istiyorlardı.

Aslında ben de uzun süredir bu konuda araştırma yapmaktaydım. İnternet'te fazla birşey olmadığı görünce en temel kaynak olan Fransızlarla konuşmaya karar vermiştim. Bu nedenle animasyon üzerine uzmanlaşmış olan GolioMad ve Critor gibi çok sayıda Fransız'la görüştüm. Bu kişiler Fransız animasyonu üzerine internette bulunabilecek en bilgili kişilerdi ve hemen hepsinin Fransız animasyonları konusunda kaynak olarak bakılan siteleri vardı.


Ama malesef bu kişilerle konuşurken hayal kırıklığına uğradım. Çoğu Clémentine'i biliyordu. Ama bilenler nedense onun hakkında konuşurken konuyu geçiştiriyorlardı. Genelde aldığım cevaplar şunlardı: "Evet, ama o çok çok eski..." , "Evet, bir zamanlar öyle bir şey vardı....". Onlarla konuşurken Clémentine'ni sanki önemsiz bir animasyon gibi gördüklerini hissediyordum. Onlara Türkiye'de ne kadar ilgi çekmiş olduğu anlattığımda ise şaşırıyorlardı... Fransızların Clémentine konusuna olan bakış açılarını gördükten sonra İnternet'te ona ait neden bu kadar az şey olduğunu anladım.

Peki Clémentine'nin Türkiye'deki durumu nasıl? Biraz evvel de belirttiğim gibi çok uzun seneler geçmesine rağmen Türkiye'de hala unutulmayan ve tartışılan bir Fransız animasyonu. Tartışılmasının temel nedeni ise kurgusu ve içeriği. Bir haber grubuna gönderilmiş olan şu üç mesaj ilginizi çekebilir:

....mistik bi diziydi,acayip korkutuyodu beni o malmot mu ne bi ateşten yaratık vardı, clemantine uykuya dalınca bunu öldürmek için adamlarını yollardı,clemantine'nin bi de kafasında pervane olan,uçan kedi köpek karışımı bi hayvanı vardı,takılırdı ööle o,her bölüm sonunda malmotun yolladığı tipler clemantine'i öldüremeyince,malmot onları sürüngen yaratıklara çeviriyodu,ha bi de bu kızcaaza küre içinde gelip yardım eden çok güzel bi abla vardı...


....ulan bende bitek ben korkarım sanıyodum o diziden. meger başka korkanlarda varmış. şimdi düşünüyorum da hangi zihniyet böyle korkunç bi cizgifilm yapar hangisi de yayınlar. cuüzzamlılar adasını hatırlıyorum da, aman allahım...


Dostlar bu çocuklar için olmayan bi çizgi dizi idi bilmem anlatabildim mi ?

Açıkcası ben de küçükken bu çizgi filmi seyrederken biraz korkmuştum. Hatırlayan arkadaşlarımın büyük çoğunluğu da bu çizgi filmi izlerken korkmuş olduklarını belirtiyorlar...

Clémentine'i beni en çok etkileyen tarafı fazlasıyla hüzünlü hikayeleriydi. Müziklerini de hiçbir zaman unutamadım... Hüzünlü hikayeleri bana sanki duygu sömürüsüymüş gibi gelirdi o zamanlarda. Çoğu zaman ağlamamak için kendimi zor tutardım. Hatta küçükken bu nedenlerden dolayı bu çizgi filmi bir daha izlememe kararı almıştım ve uzun süre izlememiştim....

Clémentine'in bence en dikkat çekici yönü derin bir psikolojik ve felsefi temele sahip olması. Ayrıca konu, işleniş, kurgu ve hatta çizimlerinde Japon animasyonlarıyla ortak bir çok yanı var. Bunlar sayesinde insan hafızasında ömür boyu silinmeyecek izler bırakabiliyor... Aslında bazı kaynaklarda Clémentine'in Japon-Fransız ortak yapımı olarak belirtildiğini gördük, ama bu konuda kesin bir kanıt bulamadığımız için tanıtımını sitenin bu bölüme koyduk.

işte o şarkı


klemantin
klemantin,ne zaman gözlerini kapasan
keşfediyorsun olağanüstüyü
klemantin,bizi mavi kabarcığına(?) al,
yazık eğer tehlikeli ise

ne zaman 10 yaşında olsa insan
çoğu zaman daha büyük olmak ister
hafif bir rüzgarla havalanan uçakla gitmek için
oralara ,ufka doğru
küçük klemantin gibi yapar
hayal eder çin gecelerini,o okşayıcı geceleri
ve ne zaman emera yardım elini uzatsa herşey çok daha iyiye gider
kötü kaçar, gider

klemantin sabah akşam dövüşürsün
hastalığa meydan okursun
klemantin seni terketmeyeceğiz
ve bir gün herşey düzelecek

gökyüzünden ne kadar güzel görünüyor dünya
güneşin yakınında yaşamak ne hoş
her bir kıvrımında çığlık atıp hayret ederiz
ah ne hoş kanatlara sahip olmak

Clementine Fanatikleri


artık sizlerle bu blogta buluşacağız